D vitamininin tüm canlılar için yaşamsal öneme sahip olduğu bir gerçektir. İnsanlar D vitamini eksikliğini kan testleri ile tespit ederler ve doktor kontrolünde alınan ilaçlarla bu eksikliği gidermeye çalışırlar. Bukalemunların ise ne kan testi yapacakları laboratuvarları, ne de ilaç kullanmalarını tavsiye edecek doktorları vardır. Ancak bu canlılar D vitamini eksikliğini kusursuz bir biçimde tespit ederler. Kalsiyum ve fosfor metabolizmasını düzenleyen D vitamini; tüm canlılarda olduğu gibi sürüngenlerde de kalsiyumla birlikte kemik ve dişlerin güçlenmesinde, hücrelerin büyümesinde, kas ile sinir sistemlerinin düzenli işlemesinde ve sert deri dokularının oluşmasında hayati öneme sahiptir. D vitamini sindirim sisteminden kalsiyum emilimini artırarak, kalsiyumun aktif taşınmasını hızlandırır. Özellikle bağırsak dokularındaki epitel hücrelerde kalsiyum emilimine yardım eden, kalsiyum-bağlayıcı proteinlerin oluşumunu artırır ve bu biçimde kemiklerde kalsiyum birikimine yardım eder. Ön maddesi deri altında bulunan D vitamininin başlıca kaynağı, güneş ışınlarıdır. Nitekim güneşlenme ile günlük kalsiyum gereksiniminin % 80'i karşılanır. İşte, bukalemunlar deri altlarında bulunan D vitamininin öncü maddesini güneş ışınları ile aktif hale getireceklerini Yaratıcının yarattığı kusursuz bir sistem vesilesiyle bilirler.
#Bukalemunların Güneşlenmeyi İstemeleri Bilim Adamlarını Hayrete Düşürüyor#
Bukalemunlar ve diğer soğukkanlı hayvanların sabit vücut ısılarını düzenlemek için güneşlendikleri bilinir. Ancak Teksas Hıristiyan Üniversitesi'nden Kristopher Karsten başkanlığında bir grup biyoloğun yürüttüğü bir çalışma sonucuna göre bu canlıların güneşlenmelerinin tek nedeni kendilerini sıcak tutmak istemeleri değil. Çünkü bu araştırma sırasında yapılan bir deney bukalemunların D vitamini ihtiyaçlarına göre güneş banyosu yapma sıklıklarını düzenlediklerini göstermiştir. Bukalemunların D vitamin alımlarına göre güneşlenme davranışlarını değiştirip değiştirmediklerini test etmek için, Karsten ve ekibi iki farklı bukalemun grubunun davranışlarını gözlemlemiştir. Gruplardan biri, üzerlerine D vitamini tozu serpilmiş çekirgelerle beslenmiş, bu şekilde vücutlarındaki D vitamini seviyesi yükseltilmiş, diğer grup ise sadece çekirge ile beslenerek bukalemunların D vitamini seviyeleri düşürülmüştür. Bu deneyi takiben bukalemun grupları, güneşi direkt görebilen ve gölge sağlaması için bir ağacı bulunan, kendileri için özel olarak hazırlanmış bir alana yerleştirilmişlerdir. Bukalemunlar genelde gün boyunca biraz güneşlenip gölgeye çekilmeyi tercih ederler. Ancak Karsten'in deneyindeki bukalemunlardan D vitamin seviyesi düşük bir diyetle beslenenler diğer gruba göre daha sık ve uzun süreli olarak güneşe çıkmışlardır. Bu davranış biçimi bilim adamlarını oldukça hayrete düşürmüştür. Çünkü bukalemunlar vücutlarındaki D vitamini seviyesini ve güneşlenme davranışlarını buna göre düzenlemeyi şaşırtıcı bir kesinlik ile yapmışlardır. Bukalemunlar çok ağır hareket eden, ağaçlarda ve çalılar üzerinde yaşayan hayvanlardır. Derilerinde renk maddesi denilen "kromatoforlar" bulunur. Bu sayede bulundukları ortama renk uyumu sağlayarak düşmanlarından korunurlar. Bukalemunlarda sempatik sinir sisteminin salgısı ile pigmentlerin dağılması ve toplanması sağlanarak renk değişimi meydana gelir. Böylece çok ağır hareket eden bu hayvan, bulunduğu ortamda fark edilmeden güvenli bir şekilde yaşamını sürdürebilir. Peki bukalemunlar, hangi mekanizmayı kullanarak vücutlarındaki D vitamini seviyesini ölçebilmekte ve seviyenin düşük olduğuna nasıl karar vermektedirler? Araştırmacılar bu sistemin vitamin seviyelerini algılayabilen bir beyin reseptörü (alıcı sinirler) tarafından gerçekleştiğini iddia etmektedirler. Ancak gözü, aklı ve bilinci olmayan sinir hücrelerinin, yıllarca eğitim almış bilim adamlarının son derece kompleks teknik donanıma sahip laboratuvarlarda yaptıkları deneylerle elde ettikleri sonuçları bukalemunların nasıl olur da tam bir kesinlikle saptadıklarını açıklayamamaktadırlar. Ayrıca bukalemunların bu küçük sinir hücrelerinin kendilerine ilettiği mesajı nasıl anladıklarını ve güneşte ne kadar süreyle durmaları gerektiğine nasıl karar verdiklerini de bilimsel bir şekilde izah edememektedirler. Bu nedenle de cevap veremedikleri soruları içgüdü terimi ile açıklamaya çalışmaktadırlar. ‹şte bazı bilim adamlarını yanılgıya düşüren gerçek budur. Çünkü gerçekte içgüdü olarak açıklamaya çalıştıkları davranış biçimleri, aslında Yaratıcının canlılara ilham ettiği davranışlardır. Rabbimiz dünyanın bir imtihan yeri olması nedeniyle dünyadaki herşeyi elbette, sebeplere bağlı olarak yaratmıştır. Bukalemunların güneşlenme ve D vitamini eksikliğini tespit etme yeteneklerini kazanmalarına da D vitamini reseptörlerini sebep kılmıştır. Kuşkusuz bu durum, Yaratıcının yaratma sanatının en güzel örneklerinden biridir.
KADILARLA İLGİLİ KURAN AYETLERİ -1-
17 yıl önce
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder